20 Aralık 2012 Perşembe

#Birmilyon NEDEN?

Hatırlar mısınız bir dönem her yerde bir milyoncular vardı. İçeri girdiğinizde kendinizi Shanghai sokaklarında sanacağınız 2-3 katlı mağazalar, üzerlerinde şarbon kokan her şeyin bir milyon olduğu ürünlerle dolu mağazalar. (şarbon kokmasa da o dönem şarbon çok popülerdi ben şahsen o kokunun hep şarbon olduğunu düşünmüşümdür.)  Bu mağazaları ayakta tutan tek şey bir milyonun değeriydi o değerli oldukça mağazalar var olacaktı. Bir milyon zamanla oldu bir lira.  Koskoca bir milyondu bir lira yakışır mıydı şanına. Dayanamadı bu acıya yitirdi tüm değerini, o yitirdikce değerini tek tek kapandı bir milyoncular..

O bir milyon bir nevi fakirin de umuduydu! Düşünsenize cebinizde 5 milyona 5 koca parça alıp çıkıyorsunuz mağazadan. Koca koca bıçaklar, ekmek tahtaları, sepetler, lambalar renk renk, tornavidalar, ingiliz anahtarları vs vs. Ne çocuk sevindi o mağazalar sayesinde biliyor musunuz? Hayatalarında göremedikleri oyuncakları bir milyona aldı babalar çocuklarına. Ama o fakirin umudu şimdilerde Coca Cola gibi bir devin reklam sloganı olmuş. #birmilyonneden diye soruyor bizlere. İstiyor ki bir milyon neden söyleyelim onlara nedenlerimizi söyleyelim ki onlar nedenlerimiz üzerinden para kazansınlar: Neden söyleyerek umutlarımızı paylaşmamızı istiyorlar, istiyorlar ki nedenlerimiz üzerine kendi pazarlama stratejilerini kursunlar.



Malesef gün geçmiyor ki bu sosyal mecrada bu aptal reklam oyunları oynanmasın. Aslında daha önceki yazılarımdan da anlaşılacağı üzere karşı durduğum bu reklamın yapılması değil, bu reklamlar yapılırken biz hiç birşeyden habersiz üyelerin bu çılgın reklam oyunlarının içine dahil edilmesi. Onlar haftalık koordinasyon toplantılarında emin olun ki bizleri nasıl kullandıklarını 'çak çak' yaparak sevinçle kutluyorlar.

Tabi bu sosyal maceranın içinde kendilerine yer bulmuş dışarda görseniz 2-3 cümle bile kuramayacak nitelikte bazı fenomenler var ki işte asıl konumuz bu aptallar sürüsü... Genel olarak baktığınızda anarşist tavır sergileyen insancıklar yeri geldiğinde hepsi birer azılı sosyalist, hepsi 68 kuşağı.. Her ölüm yıldönümünde Deniz Gezmişi anan hatta daha da ileri gidip Mahir,Sinan, Ulaş bile diyebilen, gencecik yaşta idam edilen Erdal Eren için aforizmalar kasan bu beyinsizler sırf bizlere hoş görünmek için klavye solculuğunu elden bırakmıyorlar. Hatta öyle ileri gidiyorlar ki bazen adamların sanki ömürleri eylemden eyleme geçmiş gibi yok şurda şöyle bir gösteri var yok burada saat bilmem kaçta toplanıyoruz gibi topumsal  mesajcı görevini de üstlenebiliyorlar.. Yeri geliyor Sivas'ta yakılanlara ağıt yakıp yeri geldiğinde Çorum'da Maraş'ta yapılanlara lanet okuyorlar. Bazen öyle Amerikan karşıtı oluyorlar ki bu emparyelistleri bir kaşık suda boğasınız geliyor..

Ama sonra birileri çıkıyor, onun aslında ne kadar popüler olduğundan bahsediyor, bu popülerliğini isterse paraya çevireceğini falan anlatıyor ve o bir anda o koca yürekli yeşil parkalı devrimci fenomenimiz bildiğin cadde çocuğuna dönüveriyor. "Ay bilmem nerde bilmem kimin eventi" dediği an işte o zaman bitiyor bugune kadar kastığı onca aforizma.  İşte tam da o anda tüm değerlerini yitiriyorlar takipçilerinin gözlerinde;



En azından içlerinden bir tek Ceyhun Yılmaz dürüstçe bunun bir reklam olduğundan bahsetmiş, diğerleri malesef bunun bir reklam olduğunu anlatacak cesarette değiller. Çünkü biliyorlar ki aleni bir reklam yaptıklarında takipçisi onu cezalandıracak. Kendince ne etliye ne de sütlüye dokunuyor..


Ama içlerinden biris var ki artık işi iyice abartmış işte o da Fatih Aker nam-ı değer Mesut Bahtiyar! Ceri levisin ününden sonra kendisine yeterince ilgi gösterilmemesi sanırım biraz da canını sıkıyor bu aralar. Beyefendi tüm sayfasını resmen satmış bu uğruna aforizmalar kastığı değerleri hiçe sayarak.

Efes Bira içip devrim yakın diye aforizma kasarken Efesin ona gönderdiği bedava event partiler için acaba akşama ne giyeceğim diye düşünüyordur. Unutmuştur artık GERZE'yi....





Artık bu aptal reklam oyunlarından vazgeçin siz bu oyunlarla para kazanabilirsiniz belki ama bundan sonra yazdıklarınız, konuştuklarınız artık inandırıcı değil. Ya dürüst olun ya da terk edin bu mecrayı...


Your sincerely or yours faithfully
Haydar, Dumenden Haydar


1 yorum: